Metropolitan Gazetesi
banner183
Mobil   Metropolitan Gazetesi, Güncel Zengin İçeriği İle Dünyadan En İlginç Haberleri Okuyucuları İle Buluşturuyor.   Mail. [email protected]
Güncel:
31 NUMARALI REKLAM ALANI
Selden YAĞCIOĞLU; BAŞARININ ANAHTAR KELİMESİ “SEVMEK“
Röportaj: Fatma Yüksek
    
Akademisyen Selden YAĞCIOĞLU Kimdir?
12 Mayıs 1988 Gazimağusa doğumluyum. Lisansımı Doğu Akdeniz Üniversitesi Eğitim Fakültesi İngiliz Dili Eğitimi Bölümü’nde tamamladıktan sonra, yüksek lisans eğitimimi yine DAÜ’de İngiliz Dili Eğitimi üzerine burslu öğrenci olarak devam ettirdim. Yüksek lisans eğitimim süresince DAÜ Sağlık Bilimleri Fakültesi’nde araştırma görevlisi olarak çalıştım ve bir buçuk yıl boyunca SBF Dekan asistanlığı yaptım. Eğitimimi tamamladıktan sonra, 4 yıl boyunca DAÜ’de öğretim görevlisi olarak çalıştım ve hala her yıl DAÜ Uluslararası Yaz Okulu’nda ders veriyorum. Ayrıca, Lefkoşa, Mağusa ve Girne’de birçok farklı üniversitede uzmanlık alanımda eğitim verdim ve son durağım kuruluş aşamasında dahi aktif rol aldığım Ada Kent Üniversitesi oldu. Şu anda Ada Kent Üniversitesi Yabancı Diller ve Hazırlık Okulu Ders Koordinatörü olarak görevimi sürdürmekteyim.

   
Akademisyen olmaya nasıl karar verdiniz?
İlkokula giderken yabancı dile olan yatkınlığım ailemin dikkatini çekti ve bu alanda bana sıkı eğitimler aldırdılar. Orta eğitimimi Doğu Akdeniz Koleji’nde tamamlamış olmam da büyük katkı sağladı. Henüz ortaokulun başındayken en çok keyif aldığım hobim İngilizce şarkıları Türkçe’ye çevirmekti. O çevirilerimi hala saklıyorum. Gerek özel derslerle, gerekse kendi gayretimle yabancı dilimi geliştirdim ve henüz liseye giderken ufak çeviriler yaparak para kazanmaya başladım. Küçüklüğümden bugüne hep konuşmayı, anlatmayı, bildiklerimi ve bilgilerimi paylaşmaya seven bir insan olarak büyüdüm. Sanırım bu yönlerim henüz ortaokula giderken net kararlar alıp, tek hedefim akademisyen olmak dememe sebep oldu. Başka bir alternatif hiç düşünmedim. O kadar kararlıydım ki, mezun olduktan sonra devletimizin öğretmenlik sınavlarına bir kez dahi girmedim. Öğretmenlik hangi yaş grubuna yapılırsa yapılsın bana tarif edilmez bir mutluluk veriyor fakat idealim hep bir üniversitede kendi alanımda eğitim vermek ve araştırmalar yapmaktı. Gelişimimi en iyi bu şekilde sağlayabileceğime inandığım için kariyerime böyle bir yön verdim ve hiçbir zaman pişmanlık duymadım. Sınıfa her girdiğimde “iyi ki” diyorum.
   
Yaptığınız çalışmalardan ve günümüzde COVID-19 salgınının eğitime etkisinden bahsedebilir misiniz?
Genel bir çerçevede bahsedecek olursak, gelişimimi sağlamak için İngiliz Dili ve Eğitimi alanında gerek görev aldığım üniversitelerin katkılarıyla, gerekse kendi imkanlarımla bir çok seminer, konferans, çalıştay ve sempozyuma katılıp eğitimime katkı sağlayacak yenilikler ve bilgiler edindim. Bu çalışmaların yanı sıra çevirmenliğe devam ettim. Kendi bildiklerimi paylaşmak ve topluma fayda sağlamak adına bazı yardım dernekleri aracılığıyla belli gruplara İngilizce eğitimi verdim. Bunların yanı sıra, kendi eğitmenlerimden edindiğim bilgilerle ve onların da desteğiyle biri Ada Kent Üniversitesi olmak üzere iki farklı üniversitenin sıfırdan kurulum aşamalarında yer alıp, akademik planlamalarını yaptım. Böylesine zorlu süreçlerde yer almak akademik bilgi ve deneyimimi arttırmamda bana büyük katkı sağladı fakat öğrenmenin sonunun olmadığını en iyi idrak edenlerdenim. Aynen şu anda COVID-19 salgınıyla karşı karşıya kaldığımız şu günlerde yeni akademik düzene ayak uydurmak ve başarı elde edebilmek adına öğrenmeye ve kendimizi geliştirmeye devam ettiğimiz gibi. Bu süreçte ilk kapanan kurum ve kuruluşlar arasında üniversiteler vardı ve bu karar oldukça yerinde bir karardı. Üniversite ülkesi olan K.K.T.C’de sayısız ülkeden öğrenciye ev sahipliği yapıyoruz ve öğrencilerimizin bir kısmı yarı-yıl tatilinden ötürü ülkemize yeni giriş yapmıştı. Bizler Ada Kent Üniversitesi olarak virüsün adamızda görülmesinden neredeyse 3 hafta önce COVID-19 ile ilgili kapsamlı bir eğitime tabi tutulduk ve okulumuzun güvenliği için gerekli tüm tedbirleri en yüksek seviyede devreye koyduk. Yasakların başladığı ilk gün okula geri dönmek üzere dersten çıkıp eve geldim ve öğle aramda Bakanlığın açıklaması yapıldı. O andan itibaren tüm hayatımız değişti. Eğitimin başarılı bir şekilde yürütülebilmesi için üniversitemiz tarafından ilk haftada hızlıca alınan kararlarla alt yapımızı oluşturduk. YÖDAK ve YÖK, örgün eğitimden uzaktan eğitime geçiş başlayacaktır dediği anda biz zaten olası durumlar için hazır altyapımızla bekliyorduk ve hemen eğitime başladık. Tüm öğrencilerimizin akademik başarısının yanı sıra sağlığı, psikolojisi ve yaşam şartları da bizler için aynı derecede önemlidir. Bundan dolayı onların bu gergin süreçte refah içerisinde yaşamaları için tüm imkanlarımızı devreye koyduk. Uzaktan eğitim nasıl gidiyor, ne gibi dezavantajları var diye soracak olursanız, başlıca ilk sorun olarak öğrenciler arasındaki imkan farklılıklarından bahsedebilirim. Her öğrencimiz aynı dijital imkanlara sahip değildir. Dünyanın en iyi uzaktan eğitim platformunu oluştursanız bile, eğitimi öğrenciye ulaştıramadığınız müddetçe bir anlam ifade etmez. Bu süreçte öğrencilerimizin sunduğumuz eğitimden eşit şartlarda yararlanabilmeleri için elimizden gelenin en fazlasını yaparak tüm eğitim sistemimizi adapte ettik, öğrencilerimize gerekli katkıları sağladık ve akışı başarılı bir şekilde sağlıyoruz. Gelişen teknolojiyle birlikte dijital çağa ayak uydurmak ve dünyanın dört bir yanına aynı anda eğitim verebilmek artık kolay olsa da, öğrencilerimizin karşısında fiilen durmak ve onların enerjisini hissederek öğretebilmek her zaman farklı bir duygu olacak. Yine de tüm akademisyenler olarak birbirimize en çok destek olduğumuz ve paylaşımda bulunduğumuz süreç bu salgın süreci oldu diyebilirim. Zorluklarla karşı karşıya kalmış olsak da yeni çözümler üreterek yolumuza devam ediyoruz. Bizler karantina sürecini diğer meslek gruplarına göre eskisinden daha çok çalışarak geçiriyoruz. Gece geç saatlere kadar çözüm odaklı toplantılar yapıyoruz ve kaybettiğimiz günleri telafi etmek adına haftasonları bile derse giriyoruz. Salgından en çok etkilenen sektörler arasında tartışmasız eğitim sektörü de yer almakta ve birçok sektör yakın zamanda normalleşme sürecine girecek olsa da eğitim sektörünün normalleşmek için uzun bir zamana ihtiyacı olacak. Ülkemiz ve öğrencilerimiz için en sağlıklı kararların alınmasını dilemekten ve üzerimize düşen görevi tam anlamıyla yerine getirmekten başka bir şansımız yok.

   
Akademik kariyer düşünenler sizce nelere odaklanmalı?
Adamızda üniversitelerin de çoğalmasıyla birlikte akademisyenlik son zamanların en çok rağbet gören meslek gruplarından biri haline geldi ve istihdam alanlarında ciddi bir rekabet söz konusu oldu. Birçok tercihin arasında başarınızla fark edilip tercih edilmek istiyorsanız çok çalışmanız gerekiyor. Eğitimin ve öğrenimin uçsuz bucaksız olduğu bu meslek grubunda iyi bir kariyere sahip olabilmek için belki de en çok ihtiyacımız olan erdem sabır ve azimdir. Kendinizi kariyerinizin son gününe kadar bir öğrenci olarak kabul etmelisiniz ve öğrenmeye devam etmelisiniz. Ben kariyerinin henüz çok başlarında olan bir öğretim görevlisi olarak şu ana kadar elde ettiğim başarıların tümünü korkusuzluğumla ve girişkenliğimle elde ettiğime inanıyorum. Tek bir yerde görev yapıp işimden çıkacağım saati bilmek yerine, gençken ve enerjim yerindeyken birden çok üniversitede sabahtan akşama kadar çalışarak geniş bir vizyon edinmeyi ve tecrübelerimi arttırmayı tercih ettim. Bu yolda sizleri eğiten ve engin bilgileriyle yönünüzü belirlemenize yardımcı olan eğitmenleriniz en büyük role-modelleriniz oluyor ve kariyerinizin her aşamasında sizlere ışık tutuyorlar. Ben bu konuda her zaman çok şanslı oldum ve kendi eğitmenlerime çok şey borçluyum. Doğru tercihler yapılıp, doğru adımlar atıldığında ve kararlılıkla hedeflenen yolda ilerlendiğinde imkansız denilen şeyler ortadan kalkar ve tüm hayaller gerçeğe dönüşür. Kendini geliştirmeyi, okumayı, öğrenmeyi, öğretmeyi, paylaşmayı, kitapları seven her insan başarılı bir akademik kariyere sahip olabilir. 
   

    
Akademik kariyerinizin yanı sıra, zeytinyağı fabrikanızın yönetiminde de yer aldığınızı ve sanatla ilgilendiğinizi biliyoruz. Tüm bunları bir arada yürütmek zor olmuyor mu?
Açıkçası zor olmuyor çünkü hobilerimiz bizleri rahatlatmak ve stresimizi azaltmak için var diye düşünüyorum. Salgından önceki düzenimde bir şehirden diğerine, bir üniversiteden diğerine koşan bir insan olarak fiziksel yorgunluğum zirvelere ulaşıyordu ama yine de keyif aldığım aktivitelerden hiçbir zaman uzaklaşmadım. Akademik eğitimimin yanı sıra ailem beni sanatın her dalıyla küçük yaşta tanıştırdı ve kendime en uygun olanlarla devam ettim. Yıllarca piyano çaldım, resim yaptım, folklör oynadım, tiyatrolarda rol aldım ama bugün hala vazgeçilmezim olan baleyle tanıştığımda 5 yaşındaydım. Yıllarca profesyonel kişilerden eğitim alarak dansın birçok alanında sınavlara girdim ve sahneye çıkıp performanslar sergiledim. 3 yıl boyunca bir üniversitede dans eğitmenliği yapma şansım da oldu fakat her işi uzmanlarının yapmasından yana olduğum için danstan hiçbir zaman bir gelir elde etmedim ve şu anda sadece hobi olarak her gün tahtalı patiklerimi (pointes) giyip evde kendi kendime egzersizlerimi yapıyor ve dans ediyorum. Günün tüm stresini atmama sebep oluyor. Zeytinyağı fabrikamız ise sezonluk bir iş olduğundan, tüm yıl aktif şekilde çalışmamı gerektirmiyor. Zeytin sezonu açıldığında babamla paylaştığımız yönetsel görevlerimi elimden geldiğince yerine getiriyorum, sezon dışı süreçlerde ise zeytin ve zeytinyağı ile ilgili seminer ve çalıştaylara katılarak ileride daha da çok yoğunlaşmak istediğim baba mesleğimdeki bilgilerimi geliştirmeye çalışıyorum. Kısacası, bana mutluluk veren şeylere muhakkak vakit ayırıyorum ve yaptığım her şeyden çok keyif alıyorum. 

Anahtar Kelimeler
Metropolitan
Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner172

banner174

banner165

banner181

banner166

banner171

banner149

banner151

banner153

banner182

Kadın'a Şiddete HAYIR; “Sinem Yalnız Değildir”
KKTC’de görev yapan 168 kadın avukatla Kıbrıs Türk Barolar Birliği İnsan Hakları Komitesi, şiddet gören...

Haberi Oku