Röportaj: Fatma YÜKSEK
   

Merhaba, öncelikle benimle bu röportajı gerçekleştirdiğiniz için çok teşekkür ediyorum. Ben Çağla Toklu. 24 yaşındayım. Yakın Doğu Üniversitesi Psikoloji mezunuyum. Ayrıca Atatürk Öğretmen Akademisi Psikolojik Formasyon eğitimimi tamamladım.  Çeşitli yardım kuruluşlarında gönüllü olarak mesleğim doğrultusunda aktif roller aldım. Birçok projelerde bulundum. Bunların yanında kendimi geliştirmek için test eğitimlerime, sempozyumlara ve seminerlere katıldım. Yakın zaman içerisinde uzmanlığımı da tamamlayacağım. Mesleğimi severek yaptığım için her biri benim için zirveye çıkan basamak gibidir.  


   

İnsanın duygu, düşünce ve davranışını bunun altında yatan sorunlarını, sebepleri ile çözmeye çalışır. Kişilere bu konularda farkındalık kazandırır. 
     

Psikiyatrist, tıp okuyup bitirdikten sonra psikiyatri alanında uzmanlaşmış tıp doktorudur. Psikiyatristler daha çok farmakolojik eğitim alırlar. Yani bir psikiyatriste gittiğinizde size ilaç yazma yetkisi de vardır. Psikolog ise, 4 yıllık psikoloji lisans programını tamamlamış kişidir. Psikologlar yüksek lisans yaparak uzmanlaşmaktadırlar. Psikologlar tıp mezunu değildir. Bu nedenle ilaç yazma yetkileri yoktur. 
    

Elbette vardır. Her bilgi üniversite de öğrenilmez. Bunların başında bana göre beden dili gelmektedir. Çünkü danışanımızın karşımızdayken de hal ve hareketlerinden de birçok anlam çıkarmamız gerekmektedir. Danışan her zaman size her şeyini anlatmayabilir ve kendini kapatabilir bu durumda onu beden dilinden anlamanız gerekecektir. Beden dilinin yanında birçok test eğitimleri vardır. Bu artık psikoloğun yoğunlaştığı alan doğrultusunda arzu ettiği eğitimi alıp kendisini geliştirmesi gerekmektedir. Çünkü bilim her gün yeni bir şeyler katıyor hayatımıza bu nedenden dolayı ise kendisini sürekli geliştirip en güncel bilgileri edinmesi açısından aktif olarak eğitimlere katılması gerekecektir.


   

Kişinin rahatsızlığı, düşünme yetisini, duygularını ve davranışlarını bozuyorsa, işini ve günlük yaşantısını etkiliyorsa, ailesiyle veya arkadaşlarıyla olan ilişkilerini ciddi boyutlarda bozuyorsa zaman kaybetmeden bir destek alınmalıdır. 

  

Danışanın anlattıkları doğrultusunda ona kendi içerisinde farkındalığı göstermek temel amaçtır. Danışan ve psikoloğun karşılıklı etkileşimi ile dönüşüm sürecinin ve öğrenmenin başlamasıdır. Bu terapi sürecinde psikolog danışanını daha iyi tanımak için çeşitli testlerden yararlanabilir.  Psikolog size akıl vermez, davranışlarınızı, düşüncelerinizi, duygularınızı yargılamaz size tarafsız yaklaşır. Sizi dinler ve birlikte farklı bakış açılarını değerlendirir. Sorunları tespit eder bu sorunlarla neler yapılabileceği ve nasıl bir yol izlenebileceği üzerinde çalışır.  

   

Birçok kişi “Psikoloğa anlattıklarımı psikoloğum da başkasına anlatır mı?“ gibi düşüncelerden dolayı bir psikoloğa gitmekte sorunlar çıkarmaktadırlar. Bunun için danışacak olan kişilere neler söylemek istersiniz?

Gizlilik psikologların en saygın etik kurallarından biridir. Psikologlar danışanlarının gizliliğini korumakla yükümlüdürler. Ne anlattıkları, ne de kişinin bilgileri ciddi bir durum olmadığı müddetçe dışarıya aktarılmaz. Ciddi durumlara örnek verecek olursam; danışan intihar planları kuruyorsa veya bir başkasına zarar verme fikri varsa, danışanımız çocuk ise ve istismara uğramışsa bu gibi hayati durumlarda psikolog üçüncü bir şahsa bilgi verebilir. 


   

Her psikoloğun çalıştığı alan farklı ve uygulanacak testlerde o alana uygun testlerdir.  Benim çalıştığım kurum dolayısıyla daha çok çocuklarla olduğum için ihtiyaç duyduğum zaman çocuklara yönelik testler uyguluyorum. Örnek verecek olursam; dikkat testleri, zeka testleri, hikaye tamamlama, resim çizme gibi birçok testten yararlanmak mümkündür.
     

Her alanın kendi içerisinde zorluklar olduğuna inanmaktayım. Bu yüzden ‘bana göre’ yetişkinlerdir. Çünkü yetişkinler neyi anlatmak isterse onu anlatır. Bazen tamamen kapalı kutu olabiliyorlar bu durumda o vakayı çözümlemek biraz güçleşebilir. Çocuklar öyle değil, kendilerini ifade etmekte zorlansalar da onları anlamak daha kolaydır. Mutlaka bir yerde açık verecektir. 
   

Daha çok yetişkinlere mi yoksa çocuklara yönelik mi çalışmalarda bulunuyorsunuz?
  

Şu an da Özel Eğitim Merkezinde çalıştığım için daha çok çocuklarlayım. Çocuklarla olmak beni daha çok enerjik kılıyor. Onların hayatlarına dokunmak ise en güzeli. 


    

Elbette kullanıyorum. Çocuklar, yetişkinler gibi kendilerini ifade edemeyebiliyorlar çoğu zaman. Bu durumda çeşitli test, gözlem ve etkinliklerle onu anlamak gerekiyor. 

  

Bu meslek ve bu mesleği yapan psikologlar yıllarca vardı. Fakat toplumumuzda psikoloğa gidene farklı gözle bakıldığı için yıllardır bu durum aşılamadı ve yeterince bu alanda verim alınamadı. Son yıllara baktığımda insanlar artık bu meslekle daha çok barışmaya başlamış durumda.
    

Psikolojinin temelinde insan vardır. Psikoloji bölümü okumak isteyenler önce insanı sevmelidir. Empati yapabilmeli, duygularına hakim olabilmeli ve sabırlı olmalıdırlar. Bir vakayı çözmek bazen yıllar alabilir. Son olarak psikoloji eğitimi almak isteyenlere söyleyebileceğim, gerçekten istiyorlarsa bu bölümü okumalıdırlar. Aksi halde sevmedikleri bir bölüm, ileride sevmedikleri bir meslek bunun sonucunda ise başarısız bir insan olacaktırlar. Bunun yanında boşa geçen zaman ve boşa giden maddiyat olacaktır.