10 Haziran 2015 Çarşamba 16:25
Bu haber 2875 kez okundu.

Fast Food Zincirleri Hem Zehirleyip Hem’de Paramızı Çalıyorlar!

Çocuğunuza hamburger veya Kızarmış Piliç yedirdiğiniz yere güveniyor musunuz? Her gün gittiğiniz bar’ın size sunduğu atıştırmalıkların hazırlandığı mutfağa hiç göz attınız mı? Bu soruyu her defasında kendinize sorun ve azıcık bir güvensizliğiniz varsa, kapısından bile geçmeyin.

Merhabalar; Bu yazımı sizlere yazın şu ilk günlerinde sokaklara dökülen, böylelikle daha çok sosyalleşen, daha çok dışarılarda yemek yiyen insanlarımızla hem biraz bilgi paylaşımında bulunmak hem de biraz uyarılarda bulunmak üzere değerlendirmeye karar verdim.

Düşünün ki haftanın hemen her günü siz ya da çocuğunuz dışarıda bir yerlerde yemek yiyor veya bir şeyler içiyorsunuz. Peki gittiğiniz bu mekanlarda yediğiniz içtiğiniz şeylerin içeriğine veya hangi şartlarda hazırlandığına ne kadar dikkat ediyorsunuz? Öyle havalı cafcaflı dekorlarla göz boyayan, menülerinde bulunan her resim veya her ifade makyajlı ya da abartılı bir şekildeyken, sizce içeriğindeki maddelerin ne kadar sağlıklı olup olmadığı birilerinin umurunda mı?

Milyonlar ödeyip tanınmamış Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine, gerek Türkiye üzerinden, gerekse orijinal ülkesinden getirtilen markaların Kuzey Kıbrıs’taki temsilcileri ne sattıklarının içeriğini ne kadar biliyorlar!

Düşünün ki satılan ürün, gıda maddesi ise bunun yurt dışından ülkemize taşınması bir mesele, stoklanması ayrı bir mesele, son kullanım tarihinden önce satabilmek apayrı bir meseledir!

İşte bu noktada koruyucu maddeler dolayısı ile kimyasallar devreye giriyor! Masum görünen bir hamburger köftesinin içerisine yurt dışındaki üretici, taşıma maliyetlerini, gümrük maliyetlerini de hesaplayarak, maliyetini düşürmek adına bin bir çeşit madrabazlıklara başvuruyorlar, burger adını verdikleri şeyin et ile alakası olmuyor!

Mesela Monosodyum glutamat (MSG) denilen bir madde var. Çin tuzu da denilen bu madde, dildeki duyargaları açarak, herhangi lezzetsiz bir tadı bile lezzetli hale getiriyor. Çok doğal olarak da en çok çocuklar bunu hisseder. Çünkü damak tadı daha yeni geliştiğinden çok daha çabuk hissediyorlar ve bu mekânlardaki hamburgerler, çocuklarda çok daha fazla bağımlılık yaratıyor.

MSG- Monosodyum glutamat (E621) özellikle uzak doğu (Çin, Japon) mutfaklarında kullanılır. Bununla oluşan reaksiyona “Çin Restoranı Sendromu “ da denir. Birçok imalathane ve restoranda da değişik gıdalarda lezzet arttırıcı olarak kullanılır.

MSG ile Oluşan Reaksiyonlar Şöyledir:

Baş ağrısı, bulantı, ishal, terleme, göğüste sıkışma, boyun arkasında yanma. Bu tür reaksiyonlar fazla miktarda MSG alınması sonrası oluşur. Bu maddeyi tüketen astımlı hastalarda ağır astım atakları oluşabilmektedir.

Bazen çok tatlı bir yiyecekten sonra alınan gıda (Örneğin: Şekerli Çay) bize şekersizmiş gelir. Çoğu kez farkında olmasak bile yemek yerken de aynı olay gerçekleşir. Aynı yiyeceğin ilk lokması ile son lokması arasında tat azalması mevcuttur. Aroma arttırıcı ihtiva eden gıdalarda ise böyle bir durum yoktur.

Bu tip gıdalar tat alma hasiyetini arttırarak devamlı olarak tüketilmeyi sağlar ve tokluk merkezini uyarmaz. Bu tip gıdaların yoğun tüketilmesinden sonra diğer doğal ve kimyasal içermeyen gıdalardan tat almamız azalır. Hazır çorba ile başlanan yemeklerde bu açıkça gözlenebilmektedir.

Meatballs’un menüsündeki ürünler, en başta fast food diye algılanabilen hamburgerlerimiz kesinlikle fast food değildir!

Diğer taraftan insanların her gün gitseler bıkmayacakları restoranlardaki hamburgerler, içerdikleri tat artırıcı kimyasallar, katkı maddeleri ve dondurulmuş olmaları sebebiyle fast food sayılıyor.

Hamburgerin fast food olup olmaması yönündeki en önemli kriter, kullanılan ettir. Bizim Meatballs’da hamburgerlerimizde kullandığımız et, Dana etinin biftek ve döş kısmından, tüm sinirsel ve et içerisindeki zarlar ayıklanarak çektiğimiz ve 0 derecede beklettiğimiz kıymadır. Kıyma yapmak hiç kolay iş değil. 0-4 derece arası eti bekletmek gerek, 7-8 dereceye çıktığı zaman etin protein yapısı bozulur. Biz, eti parçalayıp dinlendiriyoruz ama asla dondurmuyoruz. 0 dereceye getirip bekletiyoruz. Sonra çekiyoruz. İşte bu ısıtma derecesini çok iyi takip ediyoruz.

MSG dünyada Yasaklanmıyor çünkü belli miktarlarda kullanılmasında sakınca yok ama Türkiye’de ve KKTC’de çok yanlış kullanılıyor. İşte endüstriyel üretim yapan üretici ve fast food zincirleri, binbir katkı maddeli, etimsi şeyin bir parça daha lezzetli olması için bu yollara başvuruyorlar. MSG’yi tercih ediyorlar ama bu kesinlikle gastronomik bir lezzet değildir, kimyasaldır, dolayısı ile yapaydır ve kesinlikle uzak durulmalıdır!

Bizlere et görüntüsü altında ama aslında et olmayan ve hiç de hakkı olmayan meblağları ödetip bir taraftan da bizi soyuyorlar!

Amerika’da yiyeceklerde MSG’li ve MSG’siz diye ayrım vardır. Mesela Hamileler için düşük riski yaratıyor. Siz böyle etkileri olan, içinde MSG olan bir ürünü çocuğunuza yedirir misiniz? Ben yedirmiyorum.

Çocuğunuza hamburger yedirdiğiniz yere güveniyor musunuz?’ Bu soruyu her defasında kendinize sorun ve azıcık bir güvensizliğiniz varsa, kapısından bile geçmeyin.