Arkadaşlarımla ani aldığım bir kararla Lübnan'a gitmeye karar verdik. Kısa Zamanda kararımızı paylaştığımız dostlarımız ve ailemiz endişeli gözlerle sıcak tansiyonlu orta doğu fikrine dudak bükerken, larnaka uluslar arası hava limanından Lübnan'a harekete geçtik.
Yaklaşık 20 dakika içinde Lübnan'a vardık. Son derece hoşgörülü bir şekilde kontrollerden geçtikten sonra daha önceden ayarladığımız taksi bizi karşıladı . Gecenin geç vakitleri olmasına rağmen konuşkan ve akıcı İngilizcesi ile yol boyunca sohbet ettiğimiz babacan bir taksiciydi.
Yoğun Bir Trafikten Sonra Otele Yerleştik
Ertesi gün bizleri oralı arkadaşlarımız karşıladı. Uzun zamandır böyle sıcak bir karşılama görmediğimi rahatlıkla söyleyebilirim. Fiziki olarak daha önce karşılaşmadığımız fakat sanal ortamda çalıştığımız arkadaşlarımızdı. Böylelikle gezimize başladık.
Uzun yıllar önce Kıbrıs'ın yurt. Dışına bağlantı ağının başlangıcı olan Beyrut hayallerimizde ve anlatılanlarda övgü ile bahsedilen bir yerdi. Çok kez orta doğunun Paris'i olarak ifade ediliyordu. Son derece mütevazi bir hayat tarzı gözümüzden kaçmadı.
Ülkenin %21 ini maronit Arap'lar %20 sini hristiyan Arap'lar ve geriye kalan nüfusunda müslümanların oluşturduğunu ve çok kültürlü bir yapının hakim olduğunu yavaş yavaş tatbik ettik. Ülkede İslami etkide devasa camiler hemen yanında maronitlere ait maruni kilisesi ve ortodoks kiliselerinin dostça yerleştiğini gördük.
Toplum içerisinde yaşayan halkı birbirinden ayırmak mümkün değil . Herkes ayni dili konuşuyor ve tavırlar da hemen hemen ayni. Bu arada bir akdeniz ülkesi olmasında öte bizimle çok ciddi bir benzerlik var. Köşeden dönen birisini tanıdığınız birine benzetmeniz çok mümkün.
Tabi Meşhur Lübnan Mutfağına Gelince
Israrla etnik kültürü öğrenmek istediğimiz için bu hususta faaliyet gösteren restoranları seçtik. Özellikle humus ve nohut yemeklerinin özel bir nimet olarak sunumu çok güzeldi. Herşeyle birlikte yapılan humus servisi çok lezizdi.
Bizim Kıbrıs Mutfağına Çok Benziyor
Esas ilginç ise yemeğe başlamadan önce masaya getirilen taze nane çakıstez domates ve salatalıktı. Tıpkı bizim masaların aperatifi. İnsan kültürünün uzak diyarlarda benzerini görünce halkların kardeşliğini yaşıyor. Felafel, şavarma( döner) nohutun her çeşidi, lavaş yufka vazgeçilmez sunumları. Tabi bir de yemekten sonra bizimde yaptığımız tahın pekmez karışımı.
Esasen güzel vakit geçirip olduğunuz kültürü tanımayı hedeflediğimiz için çok alışverişe yönelmedik ama gözüme takilan herkesimin rahatça alışveriş yapabileceği mağazaların olduğuydu. Çok pahalı sokakların olduğu gibi bilindik mağazalarında olduğuydu.
2. Gün
2. Gün Beyrut'un juni şehrine gittik . Ordan teleferikle kentin en yüksek yerine yolculuk ettik. Ağaçlık tepelere yerleşmiş yerleşim yerlerinin arasından maronitlerin kutsal saydığı 'lady of Lebenon' kilisesine gittik. Yüzlerce turistin ziyaret ettiği çok güzel turistik bir yer. İlahiler eşliğinde bölgeyi gezdik. Kulağımıza çalınan ilahiler müslüman ilahilere müthiş benziyordu. Dinlerin kardeşliği de büyük bir gerçek.
Heryerde Baklavalar
Kıbrıs'tan büyük bir istek toplayan kuru baklava serüvenimizi başlattık. Pastanelere girdiğimizde tatlı bir Halep yağı kokusu bizi kendimizden geçirdi . Harikaydı...
Sorduk arkadaşlarımıza sıcak gelişmeler var mı diye 2006 yaşanan sıcak çatışmalardan sonra münferit hadiselerin dışında tehlikeli bir tehditin olmadığından bahsettiler . Özellikle İsrail Filistin çatışmasından dolayı demografik yapılarının değişime uğradığını öğrendik.
Birçok dinsel ve etnik grubun birarada yaşadığı Lübnan’daki siyasi yapı, mezhepler arasında nüfuslarıyla orantılı olarak paylaştırılması esasına göre oluşturulmuştur. Ulusal Pakt ile Cumhurbaşkanının Maruni, Meclis Başkanının Şii, Başbakanın Sünni olması ve Parlamento üyelerinin Hıristiyanlar ile Müslümanlar arasında 6/5 oranında paylaşılması kararlaştırılmıştır. Meclis’te Hıristiyan ve Müslüman milletvekillerinin sayıları eşitlenmiş ve kendi içlerinde mezhep temelinde bölüştürülmüştür. Ancak, dinsel gruplar arasındaki siyasi güç mücadelesi devam etmiştir.
Tüm sohbetleri yaptıktan sonra kesinlikle en kısa zamanda tekrar gitmek suretiyle dönüşe geçtik.Farklı kültür ve dinlerin oluşturduğu yapıyı tanımak son derece keyifliydi...Akdeniz'in bir ucundan bir ucuna sıcak bir misafirperverlikle yaptığımız bir serüvendi... Bize oralarda, kendi memleketimizin rahatlığını yaşatan sevgili arkadaşımız Charbel Nachar'a da sonsuz Sevgiler...